Geleceğin Kentlerinde Tarım Dönüşümü

Artan çevre sorunları ve gıda güvensizliği, şehirleri sadece beton yapılar değil, aynı zamanda üretim alanları olarak da düşünmeye zorluyor. Bu noktada kentsel tarım, sürdürülebilir bir gelecek için yenilikçi bir fırsat sunuyor. Dijital teknolojiler ise tarımda geleneksel sınırları aşarak kıt kaynakların daha akılcı, verimli ve çevreci biçimde yönetilmesine olanak tanıyor.

Dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 55’i şehirlerde yaşıyor ve bu oranın 2050’ye kadar yüzde 68’e ulaşması öngörülüyor. Hızla artan kentleşme, geleneksel gıda üretimini zorlaştırırken azalan üretim, ulaşım kaynaklı maliyetler ve artan fiyatlar, şehirli tüketiciler üzerinde doğrudan baskı oluşturuyor. Bu nedenle iklime dayanıklı ve sürdürülebilir gıda sistemlerinin hayata geçirilmesi kritik önem taşıyor.

Teknolojik gelişmelerin hız kazandığı ve kentlerin yoğun göç aldığı günümüzde, alternatif tarım uygulamalarına yönelmek kaçınılmaz hale geliyor. Tarımın, akıllı şehir planlamalarının ayrılmaz bir parçası olarak ele alınması; çevreci, sürdürülebilir ve erişilebilir bir gıda altyapısı kurulmasını mümkün kılıyor. Artan nüfusla birlikte gıdaya duyulan ihtiyaç da büyümeye devam edeceğinden artık kent ve tarımın birbirinden ayrı düşünülmemesi gerekiyor.

Akıllı sistemlerle entegre tarım

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), Eylül 2020’de Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda Yeşil Şehirler Girişimi’ni başlattı. Bu projeyle kentsel ve kent çevresi tarımın ve biyoekonominin kentsel yaşamın dokusuna entegre edilmesi hedefleniyor.

Günümüzde şehirlerde tarım, akıllı sistemlerle entegre edilerek gerçekleştirilebiliyor. Bu alandaki en yaygın uygulamalardan biri dikey tarım. Kaynak kullanımındaki verimlilik, yıl boyu üretim imkanı ve yoğun nüfuslu bölgelerde gıda güvenliğine katkı potansiyeli, dikey tarımı öne çıkarıyor. Dünya genelinde ve Türkiye’de bu alandaki çalışmalar giderek artıyor.

Teknoloji ile tarımın buluşması

Hidroponik sistemler, akıllı şehirlerde teknolojinin tarıma entegre edilmesinin önemli örneklerinden biri. Toprak yerine su bazlı besin çözeltilerinin kullanıldığı bu yöntemde vermikülit veya perlit gibi su tutma kapasitesi yüksek özel malzemelerden yararlanılıyor. Böylece kontrollü, temiz ve hızlı bir üretim modeli ortaya çıkıyor.

IoT ile verimlilik artışı

Nesnelerin interneti (IoT) teknolojisi, kentsel tarım uygulamalarında verimliliği katlıyor. Gerçek zamanlı veri takibi sayesinde her ortamda yetiştiricilik mümkün hale geliyor. Hidroponik sistemlerde pH, sıcaklık, nem ve su seviyesi gibi parametreler sensörlerle anlık ölçülerek otomatik sulama ve besin takviyesi yapılabiliyor. IoT donanımlı akıllı seralar ise iklim kontrolü sayesinde yılın her döneminde üretim olanağı sunuyor.

Kentsel dönüşüm ve yeşil dokunun güçlenmesi

Çatı tarımı ve topraksız tarım uygulamaları, kentlerde yerel gıda ihtiyacının en azından bir kısmını karşılamada önemli rol oynuyor. Binaların çatılarında yapılan bu uygulamalar, hem yeşil alan miktarını artırıyor hem de güvenilir gıdaya erişimi kolaylaştırıyor. Kentsel tarımın kentsel dönüşüm projeleri ve sürdürülebilir şehir planlamalarıyla entegre edilmesi, yerel gıda sistemlerini güçlendiren önemli bir adım olarak öne çıkıyor.

YERİN 30 METRE ALTINDA GELECEĞİN TARIMI

ONUR GÜMÜŞ, İGSAŞ ÜR-GE VE PROSES GELİŞTİRME UZMANI

 

Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından hayata geçirilen, İGSAŞ’ın çözüm ortağı olduğu İstanbul Kapalı Dikey Tarım Uygulama Merkezi 2022’nin sonunda açıldı. Kağıthane Belediyesi’ne ait bir kültür merkezinin otopark alanının eksi 8’inci katında, yerin 30 metre derinliğinde bulunan merkez, dünyanın en derin ikinci tarımsal üretim noktası olması açısından dikkat çekici. Aynı zamanda akıllı şehirlerde yapılabilecek çalışmalar konusunda umut verici.

Dikey tarım yöntemleri, geleneksel tarıma kıyasla yüzde 95 daha az su kullanarak aynı miktarda üretim yapılmasını mümkün kılıyor. Kapalı döngü sulama sistemleri sayesinde su kaybı minimize edilirken besin maddeleri, bitkilere doğrudan ulaştırılarak daha etkin bir kullanım sağlanıyor.

700 metrekarelik tesisimizde toplam 300 metrekare üretim alanı bulunuyor. Bu alan, geleneksel tarımda 20 dekar serada yapılan üretime eş değer bir kapasiteye sahip. Birim alanda geleneksel yöntemlere kıyasla 40 ila 100 kat fazla verim elde edilebiliyor. Dikey tarım sayesinde 12 ay boyunca kesintisiz üretim yapılabiliyor. Mevsim koşullarından bağımsız olarak yıl boyunca aynı verimlilikte üretim yapılması sağlanıyor. Ayrıca pestisit (tarım ilacı) kullanımı sıfır seviyesine indiriliyor, kontrollü üretim ortamı sayesinde bitkiler hastalık ve zararlılardan korunuyor, kimyasal ilaç kullanımına gerek kalmıyor. Toprak kullanılmadığı için erozyon riski tamamen ortadan kalkıyor ve tarım arazileri korunuyor. Dikey tarımda bitkilerin ihtiyacı olan tüm besin maddeleri doğrudan sağlandığı için ürünler, hem daha sağlıklı hem de besin içeriği açısından daha zengin oluyor.

Paylaş

Geleceğin Kentlerinde Tarım Dönüşümü