Potansiyel ve Dönüşüm Koçu İpek Özer soruyor: Bir şeyi gerçekten başarmak isteyen birini kim tutabilir?
İş hayatında dengeyi sağlama ve kişisel hedeflere odaklanma konularında nasıl rehberlik sağlıyorsunuz?
Öncelikle tüm seçimler ve kararların kişiye ait olduğunu ve o istemedikçe hiçbirinin değişmeyeceğini hatırlatıyorum. Koçluk sürecinin başında kişinin gerçekten başarmak istediği hedefi belirliyoruz. Daha sonra bu hedefe giden yolda varsa korkularını, kendini nasıl ya da kimlerin engellediğini bulmaya çalışıyoruz. Kişinin kendinde var olan içsel olasılıklarına ve kaynaklarına odaklanıyoruz; kişi kendine dışarıdan bakmayı öğreniyor. Hedefi gerçekleştirmek için alternatif yolları çalışıyoruz; kişi kendine en uygun rotayı kendi belirliyor.
Başkalarının potansiyelini maksimize etmeye yönelik olarak sık kullandığınız bir strateji veya tekniğiniz var mı?
En temelde yaptığım, danışanlarımın tatmin edici ve etkili bir yaşam sürmesine destek olmak. Yani danışanın değerlerini, hayat amacını, hayatındaki ahenk ve uyumsuzlukları ona göstermek; tüm alternatiflerini ve bakış açılarını keşfetmesine, hedefine giden yolda bilinçli tercihler yapmasına ışık tutmak ve tüm bunlar gerçekleşirken fark edilen duyguları bilinçli deneyimler arasına taşıyabilme yeteneğini ortaya çıkarmaya yardımcı olmak.
Koçluk sürecinde karşılaşılan zorluklar ve bunları aşmak için kullanılan stratejiler nelerdir?
Zaman zaman sürece karşı direnç gösterilebilir, güven tahmin edildiğinden daha uzun bir sürede oluşabilir ya da beklentilerin çatışması gibi problemler çıkabilir. Kimi zaman iletişim aksaklıkları yaşanabilir. Tüm bunlar karşısında olumlu ve verimli bir danışan-koç ilişkisi yaratmak mümkündür. Güven en temel ve kilit nokta. Gerçek bir ilgi ve içten bir merak göstermek, her seferinde aktif bir şekilde ve empati duyarak dinlemek, açık ve gerçekçi hedefler oluşturmak, rolleri ve sınırları belirlemek, bunları açık ve tutarlı bir şekilde iletmek ve iletmeye devam etmek güvene dayalı ilişkiyi en baştan oluşturmaya çok yardım eder. Sürece karşı direnç varsa soruların gücü muazzamdır. Kişiyi bir konuda düşünmeye, hatta derin düşünmeye iten, öğrenimi derinleştiren, aksiyona geçiren şey sorulardır. Spesifik, gerçekçi, davranışa yönelik geri bildirimler vermek hem güven yaratır hem sürecin etkinliğini artırır. İletişim aksıyorsa etkili geri bildirimle bu sorun da ortadan kaldırılabilir. Son olarak koçluk tarzının koçluk alan kişiye göre uyarlanması gerekir. Koç, danışanın güven ve bağlılık düzeyine, iletişim tarzına, kişilik tipine, öğrenme stiline göre uygun yöntem, araç ve stratejileri seçebilir.

İPEK ÖZER KİMDİR?
2012’de aldığı terfiyle kendisi için planlanan koçluk hizmetiyle kendisindeki değişimi fark ettikten sonra koçluğa ilgi duymaya başladı. Dünyanın en büyük koçluk okullarından biri olan Coaches Training Institute’ten (CTI) koçluk eğitimi alarak uluslararası anlamda akredite bir koç oldu. Farklı seviyelerde onlarca kişiye koçluk yapma fırsatı bularak hem mesleğinde ilerledi hem de başkalarının hayatlarındaki dönüşüme şahit olabileceği, yolculuklarına eşlik edebileceği fırsatları değerlendirerek yaşam amacını gerçekleştirdi, gerçekleştiriyor.
İPEK ÖZER’E REHBERLİK EDEN; MOTİVASYON, KALICI DEĞİŞİM VE DÖNÜŞÜM SAĞLAYAN İLKELER
- Herkesin doğuştan yaratıcı, becerikli, tüm kaynaklara sahip ve bir bütün olduğuna inanıyorum. Hiç kimse düzeltilme ihtiyacı içinde değildir; herkes kendi cevaplarını ve doğrularını kendisi bulabilir. Bu yaratılıştan gelen bir özelliktir. Bu perspektifle yaklaştığımızda kişinin potansiyelini keşfetmek konusunda algılarımız çok daha açık olur.
- Danışan ile koç arasında eşit bir ilişki vardır. Koç, araçları ve yöntemleri getiren kişi olsa da işleyiş, eşit kişilerin karşılıklı konuşmasıdır. Bu ilişkide yargılama ya da değerlendirme yoktur. Dolayısıyla danışan herhangi bir stresle karşı karşıya değildir ve yaratıcı kaynaklarına çok daha fazla ulaşabilir.
- O an orada olmak çok önemlidir. Herhangi bir senaryo ya da plana bağlı kalmadan tamamen “şimdi ve burada”ya adanmak, o an olan bilgiyle rahatlıkla ilerlemeyi sağlar. Konuşmalar sırasında iniş ve çıkışları takip etmek, süreci o an oluşan ihtiyaçlarla gerçekleştirmek, danışana potansiyeline erişmek konusunda bir rahatlık sağlar. Araştırmalar koçun yalnızca varlığının bile danışan üzerinde büyük bir etkisi olduğunu gösteriyor.
- Danışanın hayattaki rollerine ve problemlerine odaklanmak yerine onun bütününe odaklanmak gerekir. Bütün, onu bir araya getiren parçaların toplamından daha büyüktür. Görüşmelerde en mantıklı cevabı aramak yerine hem düşüncelere hem de hislere odaklanırız. Böylece kişinin gerçek potansiyeline ulaşabiliriz.
- Değişimi sürdürülebilir hale getirmenin yollarını merkeze alarak çalışıyorum. Problemlere anlık çözümler bulmak yerine danışanın koçluk almadığı süreçlerde yani ihtiyaç duyduğu zamanlarda problemlerin üstesinden gelmesini sağlayacak yöntemlere ulaşmasını sağlamaya odaklanıyorum.
- Koçluk ilişkisini güven, doğruluk ve açıklık üzerine kurmak. Bu da yaslandığım en temel ilkeler arasındadır.
İPEK ÖZER’DEN KİŞİNİN DÖNÜŞÜM SÜRECİNE BAŞLAMASI İÇİN İLK ADIMLAR
Bunun en iyi ve kesin yolu kişinin kendisiyle temas halinde olmasıdır. Ben kimim, güçlü ve zayıf yönlerim, değerlerim, en sık yaşadığım duygular neler, bu duyguların sebepleri nedir, beni neler motive eder, tahammül edemediğim şeyler nelerdir, ne hayal ediyorum gibi sorulara cevap veren, bu soruların cevaplarını zaman zaman düşünen kişinin kendini anladığını söyleyebiliriz.
Kişisel dönüşüm sürecine başlamak için ilk adım ise hedef belirlemektir. Gerçekten başarmak istediğiniz şey ve bu konuda sizin için önemli olan nedir, bu hedefinizi elde edince ne kazanacaksınız, bu durum hayatınıza hizmet edecek mi gibi sorulara verilen cevapların sonucunda kişisel dönüşüm süreci başlamaya hazırdır. Bir şeyi gerçekten başarmak isteyen birini kim tutabilir?